6 Mart 2023 Pazartesi

Cesaret Yalnızdır * Bakiye Duran

 




     - Hep daha iyisini yapacaktım, çok iyi koşucularla yarışacaktım, en zor rakip olacaktım... Her yarış bittiğinde aklıma tek bir şey gelirdi: Daha iyisini yapabilirdim! Daha iyisini yapabilmek için herkesten farklı olmam gerekiyordu, ben de farklı oldum.


     - Öğrenmediğim, yapamadığım hiçbir iş kalmadı. Mecburen faklı, mecburen güçlü oldum.Sıfırdan başlamayı da öğrendim, en büyük acılarla baş etmeyi de... Hayal ettiğim hedefleri birer birer yakaladığımı fark ettim bir gün. Ben hayal ediyordum, bir süre onlar gerçek olarak bana geliyordu. Sanki görünmez bir el beni çıkılabilecek en üst noktaya doğru taşıyordu. Her geçen gün çıtayı yükseltiyordum. Motivasyona ihtiyacım yoktu, hiçbir zaman da olmadı. Bir amacı olan, bir işi severek yapan insanın neden motivasyona ihtiyacı olsundu ki?


     - Yemek yapmaya ayıracağım zamana acıdığımdan, daha fazla antrenman yapabilmek için hazırlıklarımı epey önceden tamamlamak benim için vazgeçilmezdir.


      - Erkeklerde bulunan testosteron hormonu kasları kuvvetli yapıyordu ancak uzun soluklu koşularda çabuk yorulmalarına da neden oluyordu. Kadınlardaki östrojen hormonu ise kasları daha yumuşak yapıyordu ama uzun soluklu koşularda dayanıklılığı arttırıyordu.

24 Aralık 2022 Cumartesi

Uzaklıklar, Eski Denizler * Fernando Pessoa

 



               I. HİÇ KOYUN GÜTMEDİM BEN 

Hiç koyun gütmedim ben,
ama onlara göz kulak olmuş gibiyim.
Ruhum bir çoban gibi,
Rüzgârı ve güneşi bilir,
Ve ele ele yürür Mevsim’lerle
Onları izlemek ve dinlemek için.
İnsansız Doğa’nın olanca dinginliği
Benimle yan yana oturmaya gelir.
Ama hüzün içindeyimdir ben,
İmgelemimizdeki günbatımı gibi,
Hani karşı ovanın dibine bir serinlik iner de
Pencereden içeri giren bir kelebek gibi
Gecenin geldiğini hissedersin. 

Ama huzur vericidir hüznüm,
Çünkü doğaldır, yerindedir,
Ruhun var olduğunu düşündüğünde,
Ellerin ne yaptığını düşünmeden 
Çiçek toplaması gibi 
Ruhun hissetmesi gereken bir duygudur bu.
Yolun dönemecinde
Çalan koyun çanları gibi 
Mutludur düşüncelerim.
Yalnız ben üzgünümdür
onların mutluluğunu bildiğim için.
  
Çünkü eğer ben bunu bilmeseydim,
Hem mutlu hem de üzgün olacaklarına,
Mutlu ve sevinçli olacaklardı.
Rüzgar hızlanıp yağmurun şiddetleneceğini 
                                                  haber verdiğinde nasılsa,
Düşünmek de tedirgin edicidir yağmurda yürümek gibi.
Tutkum ve isteklerim yok benim.
Şair olmak bir tutku değil benim için
Bu benim yalnız olma yolum.

Ve eğer zaman zaman hayalimde bir kuzu olmak
(Ya da bütün bir sürü olup bütün yamaca yayılmak
Ve aynı anda bir çok mutlu şey olmak) istiyorsam,
Gün batarken yazdıklarımı hissettiğim
Ya da ışığın üzerinden bir bulutun eli geçtiği
Ve otların üzerinden bir sessizlik akıp gittiği içindir bu.
Bir şiir yazmak için oturduğumda
Ya da caddelerde ve sokaklarda dolaşır,
Kafamdaki dizeleri kâğıda geçirirken
Bir çobanın değneğini hissederim elimde
Ve kendi gölgemi görür gibi olurum
Bir tepenin yamacında,
Sürümü dinler, düşüncelerimi seyrederken
Ya da düşüncelerimi dinler, sürümü seyrederken.
Söylenenleri anlamayan biri gibi
                                                  belli belirsiz gülümsüyor
Ve anlıyormuş gibi görünmeye çalışıyorumdur.

Beni okuyacak olan herkesi selamlıyorum
Geniş kenarlı şapkamı onlara eğerek
Beni kapının önünde gördüklerinde
Ve otobüs, tepenin doruğuna tırmanırken.
Onları selamlayıp Güneşli günler diliyorum,
Yağmur gerekiyorsa yağmur ve evlerinde,
Açık bir pencere önünde oturup
Şiirlerimi okuyacakları en sevdikleri koltuğu diliyorum.
Benim şiirlerimi okurken de,
Doğal biri olarak düşünsünler beni-
Söz gelimi, çocukken oyundan yorulduklarında
Gölgesine çöküp oturdukları ve sıcaktan
Terli alınlarını çizgili gömleklerinin
Yeniyle sildikleri yaşlı bir ağaç olarak.


 

     XLVIII. EVİMİN EN YÜKSEK PENCERESİNDEN 
Boyun eğiyorum ve neredeyse mutlu
                                                   Hissediyorum kendimi.
Neredeyse mutlu, üzgün olmaktan yorulmuş biri gibi.


 

     TANIMAYA BAŞLIYORUM KENDİMİ.
BEN YOKUM
Tanımaya başlıyorum kendimi. Ben yokum.
Olmak istediğimle başkalarının gözündeki
                                              ben arasındaki boşluğum ben.
Ya da o boşluğun yarısı, çünkü orada da hayat var…
Sonunda ben oyum işte…
Işığı söndür, kapıyı kapa, son ver koridorda
                                               terliklerini sürüklemeye.
Rahat bırak beni odamda tek başıma.
Aşağılık bir yer bu dünya.

 

     YAZGI KORKUTUYOR BENİ, LIDIA.
HİÇBİR ŞEY KESİN DEĞİL  
Yeğleriz bildiğimiz yetersiz hayatı
                  Yeniliğe, o uçuruma.

 


 

 

1 Ocak 2022 Cumartesi

MOMO - Michael Ende



Karanlıkta ışığın parlıyor.
Bilmiyorum, nereden geliyor.
Çok yakındaymış gibi görünüyor,
Oysa o kadar uzak ki.
Adını bile bilmiyorum,
Ama ne olursan ol;
Parla, parla küçük yıldız!
 

(Eski bir İrlanda çocuk şarkısından)








Komünist Manifesto Manga


 

6 Aralık 2020 Pazar

Güneşi Uyandıralım * José Mauro de Vasconcelos

      Merhaba, bu postumda Şeker Portakalı'nın ikinci kitabı olan Güneşi Uyandıralım'dan bahsedeceğim.

      Şeker Portakalı ile ilgili yazmış olduğum post için; tık tık.




     
     Güneşi Uyandıralım'da Zeze'ye kalbindeki arkadaşı Kurbağa; Adam eşlik ediyor. 


     Gelelim kitaptaki alıntılara;


     - “Dinle Zezé, bunun için buradayım. Sana yardım etmeye geldim. Hayatta her şeye karşı kendini savunmana yardım etmeye. Artık hem çok yalnız bir çocuk oldu­ğun… hem de piyano çalmak zorunda kaldığın için acı çekmeyeceksin.”
     Adam, piyano çaldığımı nereden keşfetmişti. Ve bunun hayatımın en büyük işkencelerinden biri olduğunu nasıl anlamıştı?
     “Her şeyi biliyorum, Zezé. Bunun için geldim. Yüre­ğinde yaşayacak ve seni koruyacağım. Bana inanmıyor musun?”
     “Evet, inanıyorum. Hayatımda bir kere benimle yeryüzünün en güzel şarkılarını söyleyen bir kuşum oldu yü­reğimde.”
     “Şimdi nerede?”
     “Uçtu. Gitti.”
     “Bu da beni saklayacak boş bir yerin olduğu anlamına geliyor.”


     -Adam!
     -Evet.
     -Gelip benimle oturmaya başladığından beri, hayatı daha iyi buluyorum.
     -Güzel, değil mi?
     -Hem de nasıl! Ama çoğu kez düşünüyorum.
     -Ne düşünüyorsun?
     -Ölmeyeceksin değil mi?
     -Hayır. Ölmeyeceğim. Hiç ölmeyeceğim.
     -Bir gün gidecek misin?
     -Bak, bu olabilir. Ama ancak bana gerek duymadığını anlarsam.


     - "Hadi, hadi. Sil gözlerini. Sümkür. Kötü bir gün geçirdin. Çok mutsuz olman için her şey buna katkıda bulundu. Ama geçecek. Yarın yeni bir gün olacak."


     - Bir konuğun geldiğini bilmek ortadan kaybolmama yetiyordu. Dışarıdaysam, fark edilmeden odamın penceresinden içeri girmenin yolunu buluyordum. Sevimli bulmadığım herhangi birine el uzatmaktan, gülücük atmaktan ya da tatlı bir söz söylemekten nefret ediyordum.


     - "Ölmeyeceksin, değil mi Maurice?"
     Şen bir kahkaha attı:
     "Ölümü uzun süre bekletmek niyetindeyim. Sağlığım çok iyi."
     Neredeyse ağladığımı görünce, yüzü değişti.
     "Bu da ne oluyor şimdi? Okuldaki o öğretmen peder ne diyordu sana?"
     "Şüş."
     "Peki, Şüş, bu da nesi?"
     "İnsanları sevmekten pek hoşlanmıyorum da. Sevdim mi de, ölmelerinden korkuyorum."


     - "Bu kafadan pek çok şey çıkacak. Şimdilik düş kur ve mutlu ol yavrum.


     -"Görüyorsun ya, Maurice; seni kucaklamak için kollarımı bile açamıyorum."
     "Önemi yok. Peki ama sana ne yaptılar, Küçüğüm?"
     "Kalpsiz büyüklerin yaptıkları şeylerden. Ben ufacık bir saçmalık ediyorum ve bir yığın ceza alıyorum."
     "Cesaret. Bu da geçecek. İlk gece hep çok ağırdır. Sonra yavaş yavaş alışacaksın."
     "Çok çalıştın mı?"
     "Şöyle böyle."
     "Biliyor musun, biraz daha sürerse düşüp bayılacağım."
     "Sonuçlara katlan. İnsan, kendi neden olduğu şeyden ötürü hiç yakınmamalı. Cesaret!"


     -"Gel Şüş, şimdiden düş görüyorsun. Ayakta düş görüyordun."
     "Biliyor musun Fayolle..."
     "Neyi, yavrum?"
     "Başka bir hayatta düğme olarak doğmak istiyorum. Ne düğmesi olursa. Külot düğmesi bile. İnsan olmaktan ve bir zavallı gibi acı çekmekten iyidir."


     -Adam upuzun bir inilti koyverdi ve homurdandı:
     "Neyse ki o an gitgide yakınlaştı!"
     "Hangi an?"
     "Gideceğim, kendi hayatımı yaşayacağım an. Çünkü sen artık hiçbir şeyden korkmuyorsun."
     Yürekten güldüm:
     "Müthişsin. Gelip hiç korkmamayı öğrettin bana, şimdi de yaprak gibi titriyorsun!"


     -"Senin bilmediğin bir yere gitmek zorundayım. Beni hiçbir zaman bulamayacağın bir yere. Biliyor musun Zeze, çok düşündüm. Bonfim gölünü bile düşündüm. Ama orası gezintiye çıkanlarla ve piknik yapanlarla dolu. Çocukların beni görmelerinden ve kötülük etmelerinden korkuyorum. Bana taş atmalarından ya da sopalarla dövmelerinden korkuyorum."
     "Neden 'bunu yapsınlar? Ben seni hiç hırpalamadım ki."
     "Sen, sensin. Yüreğin iyi olmasaydı beni sana yollamazlardı. Şimdi gidiyorum. İstersen gözlerini kapat, anlarım."


     -Yeniden bir çocuğum. Düş gören bir çocuk. Yalnız bir çocuk. Niçin büyümeli? İstemiyorum. Hiçbir zaman istemedim. Ama zaman durdu, ben devam ettim. Aslında, kimse insanların acıya katlanma gücünü bilemez. Tek bilen kendi yüreğimizdir. Ve neye yarar?


     - Neye yarar, Adam? Beni işitiyor musun? Konuş, Adam. Öğret bana yeniden güneşi uyandırmayı. Devam etmek, ilerlemek, gelip geçmek zorunluluğunu kabul etmeyi. İlerlemek ve güneşi uyandırmak, güç değil mi Adam?
     Yalvarırım, bunu senden son kez istiyorum, yanıt ver; büyük insanlar güneşi nasıl uyandırabilirler Yalnızca bu kez.


     - Önemi yok, kendim için şarkı söylemeyi sürdüreceğim, çünkü, ne mutlu bana ki hâlâ pişmanlık sözcüğünün ne anlama geldiğini biliyorum.

Nasıl Hoşunuza Giderse * William Shakespeare

     Uzun bir aradan sonra tekrar merhaba, evden çıkamadığımız şu dönemlerde dedim ki okuyup da bloguma yazmadığım bir sürü kitabım vardı neden onları yazıp kalıcı kılmıyorum ki? Sonuç saat gecenin 2:00'si ve ben buradayım.

     Shakespeare'in oyunlarının yer aldığı kitapları çok seviyorum, kitapçıda hangisini görsem "Aa bunu okumamıştım" deyip alıyorum, Nasıl Hoşunuza Giderse de ilk başta ismiyle beni fetheden o oyunlardan biri. 




     "Bütün dünya bir sahnedir,

     Kadın, erkek bütün insanlar da oyuncular.

     Her birinin giriş ve çıkış zamanları vardır."


     Bu kitapta erkek kılığına giren kadın kahramanlar, onlara aşık olan kadınlar, aşk ve aşkın nedensizliği eğlenceli bir şekilde kaleme alınmıştır. Siz de benim gibi Shakespeare oyunlarını seviyorsanız bu oyundan da keyif alacağınıza eminim. Gelelim kitapta altını çizdiğim bölümlere;


     - ROSALIND

     Pekala kuzin bundan sonra neşeleneceğim, oyalanacak bir şeyler bulacağım. Aşık olmaya ne dersin?



     - ROSALIND

     Yalnızca üstüme başıma yapışsa silkeleyip atardım onları. Ama bu dikenler benim yüreğimde.

     - CELIA

     Öhö, dedin mi çıkarlar.


     - ROSALIND

     Yüreğimde gizlenmiş kadınsı bir korku olsa da,

     Dışarıda şöyle kasılarak savaş tanrısı gibi gezdik mi

                                                                        tamamdır;

     Birçok ödlek erkeğin de yaptığı bu zaten;

     Yürekli, yiğit biriymiş gibi görünmek yani.



     - CELIA

     Haydi şimdi gönül rahatlığıyla yollanalım,

     Ama sürgüne değil, özgürlüğe.



     - BÜYÜK DÜK

     Bizim için mevsim farklarının artık önemi kalmadı,

     Kış rüzgarının öfkeli sesi bedenime çarpıp 

     Isırgan dişlerini bedenime geçirdiğinde

     Soğuktan kaskatı kesilsem de,

     Gülümsüyorum, "Hiç olmazsa yaltaklanma değil."

                                                                            diyorum;

     "Bunların hepsi benim ne olduğumu anlatan birer

                                                                             danışman."

     Zorlukların yaşanması değer taşır;

     Tıpkı çirkin ve zehirli kurbağanın

     Alnında değerli bir mücevher taşıması gibi.



     - ORLANDO

     Sen kurumuş bir ağacı buduyorsun;

     Büyük zahmet ve çabalara karşın,

     Çiçek açamayacak bir ağaç için kendini yoruyorsun.



     - AMIENS

     Tokgözlü kim varsa şu dünyada,

     Yaşamayı seven güneş altında

     Yiyeceğini taştan çıkaran

     Bulduğuyla yetinip şükreden;

     Haydi gel, gel, gel, öyleyse!

     Tek bir düşman göremez burada,

     Yalnızca kış ve sert havadan başka.



     - BÜYÜK DÜK

     Görüyorsunuz mutsuz olan yalnızca bizler değiliz.

     Bu uçsuz bucaksız, evrensel tiyatroda

     Bizim oynadığımızdan da acıklı sahneler var.

     - JAQUES

     Bütün dünya bir sahnedir,

     Kadın, erkek bütün insanlar da oyuncular.

     Her birinin giriş ve çıkış zamanları vardır.



     - JAQUES

     Arkadaşlığınız için teşekkür ederim, ama aslında yalnız kalmayı tercih ederim.

     - ORLANDO

     Ben de öyle; adet yerini bulsun diye ben de arkadaşlığınız için size teşekkür ederim.

     JAQUES

     Haydi uğurlar olsun! Mümkün olduğunca az görüşelim.

     - ORLANDO

     Bence de, daha iyisi, birbirimize yabancı olmak.

     - JAQUES

     Yalnız sizden bir ricam var: Aşk dizelerinizle ağaçlara zarar vermeyin lütfen.

     - ORLANDO

     Benim de sizden bir ricam var: Şiirlerimi kötü niyetle okuyup onlara zarar vermeyin, bırakın.



     - PHEBE

     Ben senin celladın olmak istemem.

     Senden kaçıyorum, çünkü incitmek istemiyorum seni.

     Gözlerin öldürücü bakıyor, diyorsun bana:

     Evet, dediğin doğru, büyük bir olasılıkla öyledir;

     Dünyanın en kırılgan ve nazik şeyleri olduğu için

     Ürkek kapılarını toz zerrelerine kapayan gözlere

     Zorba, kasap, katil denilebilir!



     - ROSALIND

     Sizin melankolik biri olduğunuzu söylüyorlar.

     - JAQUES

     Evet öyleyim. Böyle olmayı gülmekten daha çok seviyorum.

     - ROSALIND

     İkisinde de aşırıya kaçanlar çekilmez olurlar; ayyaşlardan da fazla herkese rezil olur, kendilerine ihanet ederler.
     
     - JAQUES

     Ama ölçülü ve sessiz olmak da iyidir.

     - ROSALIND

     O zaman tabela olmak da iyidir; çünkü o da ölçülü ve sessizdir.



     - ROSALIND
     
     Söz verdiğiniz saatte bulunmadığınıza göre ne biçim aşk bu? Bir dakikayı bin parçaya bölen ve o dakikanın binde birinin bir parçası kadar geciken aşık için Cupid sadece omzuna dokunmuş, yürekten falan vurmamış derim.

     - ORLANDO

     Beni bağışlayınız sevgili Rosalind.

     - ROSALIND

     Hayır, bir daha böyle yavaş hareket ederseniz gözüme görünmeyin. Sizin yerinize bana bir salyangoz kur yapsın çok daha iyi.

      - ORLANDO

     Salyangoz mu?

     - ROSALIND

     Salyangoz ya; yavaş ama evini sırtında taşıdığı için yavaş; yani bir kadının gönlünü çelmek için sizden daha iyi durumda. Ayrıca kısmetini de yanında getirir; boynuzlarını. Sizin gibisine, er geç taktırırlar bunu. Oysa salyangoz kısmetiyle geldiği için karısının arkasından laf edilmesini engellemiş olur.



     - ROSALIND
 
     Şimdi bana şunu söyleyin, ona sahip olduktan sonra ne kadar sürer?

     
     - ORLANDO

     Sonsuza kadar ve bir gün daha.



           

27 Ekim 2020 Salı

Yepyeni Ford Puma: Şehirli Bir SUV!


Ford’un yeni SUV otomobili Yepyeni Ford Puma; modern, şık ve cesur görümüyle dikkat çeken bir tasarımla karşımızda. Alışılan SUV tipi araç görünümü aksine fazlasıyla modern, zarif ve şık görüntüsüyle şehir trafiğinde dikkatleri üzerine çekiyor. Metropolde alışık olmadığımız kadar şık bir SUV tasarımı ile şov yapan Yepyeni Puma, asfalt zemin dışında da yüksek performansıyla şaşırtıyor.

7 ileri otomatik vitese sahip Yepyeni Puma, Ecoboost Hybrid motor teknolojisi ile çevreci ve yenilikçi bir duruş sergiliyor. Bu teknoloji gerektiğinde benzinli motorun elektrikli bir motor ile desteklenerek yakıt tasarrufuna ve uzun mesafeleri düşük emisyonla kat etmenize imkân sağlıyor. Yüksek performansına rağmen klasik motorlara göre CO2 emisyonu ciddi ölçüde düşük.


Sınıfının En Büyük Bagaj Hacmi
Zarif görünümünün aksine, sınıfının en büyük yıkanabilir bagaj hacmine sahip. 80 litrelik su geçirmez ve tahliye tapası olan ekstra bir Megabox’ı sayesinde ek depolama alanı yaratarak, özellikle sporseverler için kolaylıkla muhafaza edilebilir bir alan oluşturuyor. 
Ayrıca sadece sizin değil evcil hayvanınızın da konforu düşünülmüş ve Hayvan Dostu olarak tasarlanmış. 

Güvenlik ve Park
Teknolojik yeniliklerle donatılmış Yepyeni Puma’nın Adaptif Hız Kontrol Sistemi ayarladığınız takip mesafesine paralel olarak trafiğin akış hızına göre hızınızı ayarlayarak takip mesafesini koruyor. Olası tehlike durumlarına karşı Acil Durum Manevra Destek Sistemi,Adaptif Hız Kontrol Sistemi, Şerit Takip Sistemi ve Hizalama Asistanı gibi pek çok teknolojiyi destekleyen Ford Co-Pilot360 özelliği mevcut. Geri Görüş Kamerası, Gelişmiş Otomatik Park Sistemi, Çapraz Trafik Uyarı Sistemi ile şehrin yoğun ve dar alanlarında bile park etmeyi fazlasıyla kolaylaştırıyor.



Kişiye Özel Sürüş Modu
Normal, Eco, Spor, Kaygan Zemin ve Arazi olarak 5 farklı sürüş modu var. 12.3” Dijital Gösterge Panelinde seçtiğiniz her mod için farklı bir tema rengi mevcut.
Ayrıca seçilebilir sürüş modları sayesinde gaz tepkisi, direksiyon hassasiyeti ve vites değiştirme ile ilgili tüm alışkanlıklarınıza uygun bir sürüş modu da belirleyebilirsiniz. Yepyeni Puma, sizin stilinize göre bir yol bularak size özel ve ayrıcalıklı hissettiriyor. 

İsterseniz müziğin ritmi, isterseniz mesaj içeriği!
Kalitenin karşılığı B&O Ses Sistemi teknolojisi ile 575 watt’lık ses sistemine sahip. Dijital hayattan ve telefondan kopmak istemeyenler de fazlasıyla düşünülmüş. Ford SYNC  teknolojisi sayesinde telefondan kopmadan isterseniz sesli komutlarla müziğinizi kontrol etmenin tadını çıkarın, isterseniz de metin mesajlarınızı Yepyeni Puma size sesli olarak okusun. Ford SYNC  teknolojisi sayesinde telefondan kopmadan konforlu ve güvenli yolculukların keyfini sürün.

 

Bir boomads advertorial içeriğidir.

9 Mayıs 2020 Cumartesi

Prenses'e Mektuplar * Marcel Proust




     -

Her Güne Bir Kafka * Allan Percy




     - Güneş yarın parlayacak.
       Yarın güneşin doğması için neyini verirsin?
       Yarın olup bütün sorunların çözüleceğini bir düşünsene.
       Bugün çok griyse ve çok mutsuzsan
       Kafanı kaldır ve de ki... oh!
       Bir yıldız yarın doğacak,
       Yarını beklemek en iyisi ve size dediğim gibi:
       Yarın, yarın,
       Seni seviyorum yarın,
       Her zaman sadece bir gün uzaktasın.


     - Rüzgara karşı yürümek her zaman rüzgarı arkana alarak yürümekten daha fazla şey öğretir. Normal yolumuzdan bizi şaşırtan, yön değiştiren dolambaçlardan çok daha fazla ders alabiliriz. Başımıza gelen her şeyin bir anlamı vardır.


     - Hayvan sahibinden kırbacı alır ve tüm bunların sahibinin kırbacında yeni bir oyuk açan bir fantezi olduğunu bilmeden kendi sahibi olmak için kendi kendini kırbaçlar.


     - Kişisel yükümlülüklerimi değil de görevlerimi tamamladım ve her tamamlanmamış kişisel yükümlülüğüm kalıcı bir mutsuzluğa dönüşüyor.


     - Daha yaşamadığı için ölümden çok korkuyordu.


     - Tanrı bize ceviz verir ama onları bizim için açmaz.

Flört Üzerine * Adam Phillips




     - Tahminler döngüsünde yanıldık diye kim diyebilir ki yanlışız-


     - Kendi kendimizden memnun olmaya ve tat almaya bakalım. Benim gerçekten de tek ilgilendiğim, bütün becerilerimi kullanarak, eğer yapabiliyorlarsa böyle bir hayat sürmeye ikna etmektir insanları.


     - Hiçbir kaybın olmadığı bir dünya, ahlaki değerlerin bulunmadığı bir dünyadır. Bu denemesinde Freud'un öne sürdüğü gibi hayat, ancak onu riske atabildiğimiz için ya da atabildiğimiz zaman değer taşır. Sahip olmaya değer -burada seçim yapma kavramını da devreye sokar Freud- çünkü onu tehlikeye sokan bir şekilde yaşayabiliriz.


     - "Zamanımızda Savaş ve Ölüm Üzerine Düşünceler"de, belki biraz daha rahatlamış olarak şöyle yazar Freud: "İstediğimiz kadar çok hayatı ancak edebiyat alanında buluruz." Ne kadar çok hayat istediğimiz ve bunların bulunabileceği yegane yerler hakkındaki kabullerimiz -bilinçdışı inanışlarımız- üzerine düşünmeye değer.


     - Geçmişi tekrarlama yolundaki karşı koyulmaz istek ile geçmişi tekrarlamaktan kurtulma yolundaki karşı koyulmaz istek, zihne fazladan yüktür.


     - Görmeyi isteyip de beklediğiniz birinin gelmesi çok gecikirse, sonunda geldiği vakit onu kabul etmeniz ve ona duyduğunuz arzunun yeniden canlanması çok zor olur.


     - "Bir şeyi yapmaya değiyorsa, kötü yapmaya da değer."


     - Hayal kırıklığı daima prematüredir. (İnsan bir şeyi kaybettiğine inanıyorsa, daha önce ona sahip olma fantezisi kurmuş demektir.)


     - Kaba halimdeyim şimdi ve yeniyim ve terzi istemem.

Tarih ve Ütopya * Emil Michel Cioran


Mavi Oktav Defterleri * Franz Kafka




     - İnsanların kapılacağı engin umursamazlık, doğru işareti sonsuza dek ellerinden kaçırdıklarına dair sonsuz inançları.


     - İyiler uygun adım ilerler. Onların varlığından habersiz olanlar iyilerin çevresinde dans eder, gündelik eğlencelerini sürdürürler.

Aşk ve Öbür Cinler * Gabriel Garcia Marquez


     - "Mutluluğun iyi edemediğini iyileştirecek ilaç yoktur."


     - Artık inanmaz olmanın, daha önce inancın bulunduğu yerde silinmez bir yara izi bıraktığını düşünmüştü hep.